İki yıl peş peşe yaptığımız gemi yolculuğunun ardından kışın başında erken rezervasyonla yine bir mavi tur planına giriştik. Bu kez teyzem, kuzenim, annem ve ben...
Baltık ülkeleri (Beyaz Geceler) ve Akdeniz turu arasında ikilemde kalıp nihayet Akdeniz'de karar kıldık.
Önceki yıldan farklı olarak bu kez İstanbul'dan açılmadık ama maviye. Önce Antalya'dan İstanbul'a uçakla, oradan da bağlantı uçuşumuzla Atatürk Havaalanı'ndan doğruca Pisa'ya geçtik.
Aslında gemiye bindiğimiz liman La Spezia'da. Dolayısıyla uçaktan iner inmez bagajlarımızı kaptığımız gibi bizi Galileo Galilei Havaalanı'nda bekleyen gemi şirketinin transfer otobüsüyle yaklaşık 1 saatte La Spezia'ya vardık da check-in işlemlerimizi bile yaptık çok beklemeden.
Gelir gelmez en güzel sürpriz ise check-in sırasında bizi geçen yılki Ege Adriyatik gezimizden tanıyan Fatima oldu :) Geminin animasyon ekibinden şirin hatun Fatima'yla geçen yıl MSC Preziosa'da karşılıklı az göbek atmamıştık hani (!) Şaşırma, sarılma, hasret giderme faslından sonra gemiye iştirak ettik.
MSC Armonia - Salerno'da gemiye dönüş |
Fazla ayrıntıya girmeden gemi hakkında şunu söyleyeyim: MSC'nin 2001 yapımı Armonia'sı güzel ama yaşından ve büyüklüğünden ötürü MSC Preziosa'daki lüksü beklemeyiniz efenim. Neticede gemiyi satın almıyoruz, hepi topu bir hafta boyunca farklı yerler görüp güzel vakit geçirmek amaç. Nitekim öyle de oldu. Ha, memlekete geldiğimizde "Bizde âlâsı var da pazarlama yok, arkadaş!" demedik mi? Dedik. Yine de gidilip görülesi yerlerdendi bu yılki rotamız da.
Az önce de belirttiğim gibi La Spezia'dan çıktık yola. İkinci günü Fransa - Marsilya'daydık. Peşisıra Palma De Mallorca, İbiza, Olbia, Salerno (Vietri) ve yeniden La Spezia olmak üzere tamamladık mavi yolculuğumuzu. Dolayısıyla Fransa'nın Provence'ı beraberinde Balear Adaları ve Sardinya adasını da ziyaret etmiş olduk bu vesileyle.
Geçen yıl yaptığım gibi gezdiğimiz şehirleri ve güzellikleri kafaları karıştırmadan yine ayrı başlıklar hâlinde yazayım diyorum. Yani anlayacağınız bu kısa giriş yazısını Marsilya gezisi takip edecek.
Mallorca (Mayorka)'daki "dünyanın en büyük yer altı gölü, Cuevas del Drach" ve "çılgın" İbiza geceleriyle ilgili faydalı bilgiler ve fotolar da paylaşacağım sonraki yazılarımda. Amalfi'nin güzel kıyılarını ve seramiğiyle ünlü Vietri'yi de unutmamalı tabii ki. Peki ya Provence'ın güzel Marsilya'sı? Ve Pazar günü kapalı olduğu için kurabiyesinden ve Marseillotes'larından tadıp alamadığımız"Four des Navettes"? Tamam, tamam... Söz anlatacağım hepsini.
Bu arada her gezi öncesinin olmazsa olmazı araştırma safhası. Yine birçok yerli ve yabancı blogdan "nerelere gidilir?", "nerelerde ne yenir?", "ne yapılır?" ipuçlarını defterime not almayı ihmal etmedim elbette :)
Umarım kendime anı olsun diye kayda geçtiğim bu yazılar da başkalarına yardımcı olur.
Hadi bakalım. Başlıyoruz...
***
not: Bu yıl içime oturan bir husus: bu tip kruvaziyer yolculuklarında spor ayakkabınızı ve giysilerinizi getirmeyi ihmal etmeyin. Zaten gün boyunca gezmekten yorulurum spor yapmam da demeyin. Zira üst kattaki denize nazır, her yanı camlı spor salonunda hem koşu hem ağırlık hem de diğer kardiyo egzersizlerini yapmak mümkün. Temizlik konusunda da içiniz rahat olsun. Her türlü dezenfekte önlemleri alınmış durumda. Gemide adım başı bulabileceğiniz antibakteriyel jeller, spor salonundaki dezenfektan spreyler de buna örnek. Demem o ki, özellikle bir günü sırf denizde geçen söz konusu yolculuklarda her ne kadar gün içinde bir sürü alternatif eğlence aktiviteleri bulunsa da spora önem veren abi ve ablalarımıza bu konuda seslenmek isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder